Everett Çoklu Evreninde Zaman Sentezi

Yazı boyutu-+=

Metnin analizini dinlemek için aşağıdaki oynatıcıyı kullanabilirsiniz.

Bölüm 1: Everett Devrimi: Ölçüm Probleminden Dünyaların Çoklu Evrenine

Bu temel bölüm, Çoklu Dünyalar Yorumu’nun (MWI) entelektüel kökenini izleyerek, onu geçici bir icat olarak değil, kuantum mekaniğinin matematiksel formalizmini ciddiye almanın doğrudan ve mantıksal bir sonucu olarak ortaya koyacaktır. Hugh Everett III’ün sorunlu “dalga fonksiyonu çökmesi” postülasını ortadan kaldırmaya yönelik radikal önerisinin, tekil, gözlemlenen bir dünyadan, deterministik olarak evrilen geniş bir çoklu evrene geçerek gerçeklik anlayışımızı nasıl yeniden şekillendirdiğini inceleyeceğiz.

1.1. Standart Formülasyonun Eksikliği: Dalga Fonksiyonu Çökmesi ve Gözlemci

20. yüzyılın ortalarındaki fizikte “ölçüm problemi” olarak bilinen kavramsal krizi detaylandırmak, MWI’nin ortaya çıkış nedenlerini anlamak için elzemdir. Standart “Kopenhag” yorumu, bir kuantum sisteminin evrimi için iki farklı süreç öne süren dualist bir yapıya sahiptir: Schrödinger denklemi tarafından tanımlanan sürekli, deterministik evrim (Süreç 2) ve ölçüm üzerine gerçekleşen süreksiz, olasılıksal “çökme” (Süreç 1).1 Bu çökme postülası, kuantum ve klasik dünyalar arasında gizemli ve iyi tanımlanmamış bir sınır getirir. “Gözlemci” veya “ölçüm” eylemini, kuantum teorisinin evrensel bir uygulamasıyla bağdaşmayan özel, harici bir role yükseltir.2 Bu durum, gözlemcinin kendisi de kuantum parçacıklarından oluşan fiziksel bir sistem olarak kabul edildiğinde mantıksal bir tutarsızlık yaratır.3

Bu tutarsızlığın en çarpıcı örneklerinden biri, Everett’in çalışmasının merkezi motivasyonlarından biri olan Wigner’ın Arkadaşı düşünce deneyidir.5 Bu deneyde, bir laboratuvarın içine kapalı bir gözlemci (arkadaş) bir kuantum ölçümü yapar. Kopenhag yorumuna göre, arkadaş ölçümü yaptığında dalga fonksiyonu çöker ve belirli bir sonuç elde eder. Ancak laboratuvarın dışındaki başka bir gözlemci (Wigner) için, hem arkadaş hem de ölçüm cihazı dahil olmak üzere tüm laboratuvar, farklı sonuçların süperpozisyonunda olan tek bir büyük kuantum sistemi olarak kalır. Wigner daha sonra laboratuvarı “ölçtüğünde”, bu devasa süperpozisyonun çökmesine neden olur. Bu durum şu soruyu doğurur: Dalga fonksiyonu ne zaman “gerçekten” çöktü? Arkadaşın bilinciyle mi, yoksa Wigner’ın gözlemiyle mi? Standart teori bu soruya tutarlı bir cevap veremez, çünkü gözlemcinin rolünü keyfi bir şekilde tanımlar ve teorinin evrensel olarak uygulanabilirliğini baltalar. Bu, MWI’nin yalnızca felsefi bir tercih değil, aynı zamanda standart formülasyonun içsel mantıksal tutarsızlıklarını çözmeye yönelik bir girişim olduğunu göstermektedir. Bu yorumun temel motivasyonu, paralel evrenler postüle etme arzusu değil, fiziğin klasik, kuantum öncesi görüşünü, yani gerçekliğin tam, deterministik ve gözlemciden bağımsız bir tanımını restore etmektir. Kopenhag yorumu, gözlemciye bağımlılık, belirlenimsizlik ve temel bir süreksizlik (çökme) getirerek, nedensellik ve belirlenim gibi klasik ilkelerden kopar.2 Everett’in birincil hedefi, kozmosun kendisi gibi hiçbir “dış gözlemcinin” var olamayacağı kapalı sistemler de dahil olmak üzere, tüm evrene uygulanabilecek bir teori yaratmaktı.1 Bu, tam ve kendi kendine yeten bir teori talebidir. Çökme postülasını ortadan kaldırarak MWI, teoriden belirlenimsizliğin ve yerel olmamanın tek kaynağını çıkarır ve geriye yalnızca deterministik ve yerel Schrödinger evrimini bırakır.8 Dolayısıyla, “çoklu dünyaların” görünüşte abartılı ontolojisi, denklemlerin sadece ne gözlemlediğimizi değil, ne olduğunu tanımladığı daha geleneksel, gerçekçi ve deterministik bir fiziksel yasa resmini kurtarmak için ödenen bedeldir. Bu, MWI’yi tuhaf bir fanteziden, klasik fiziğin temel ilkelerini kuantum bağlamında korumaya yönelik derinden muhafazakar bir çaba olarak yeniden çerçeveler.

1.2. Hugh Everett III’ün “Göreli-Durum” Formülasyonu: Çökmesiz Bir Evren

Bu kavramsal çıkmazın ortasında, Hugh Everett III, 1957 tarihli doktora tezinde radikal bir çözüm önerdi: çökme postülasını (Süreç 1) tamamen terk etmek.3 Everett’in temel fikri, evrenin bir bütün olarak, her zaman deterministik Schrödinger denklemine göre evrilen tek bir evrensel dalga fonksiyonu tarafından tanımlandığıdır (yalnızca Süreç 2).1 Bu yaklaşım, gözlemciyi ve ölçüm sürecini teorinin dışına iten yapay ayrımı ortadan kaldırır; bunun yerine, gözlemciler de dahil olmak üzere her şey, aynı evrensel kurallara tabi olan sıradan kuantum-mekaniksel sistemler olarak modellenir.8

Bu formülasyonun merkezinde “göreli durum” (relative state) kavramı yer alır. Bir etkileşimden (örneğin bir ölçüm) sonra, bir alt sistemin (bir parçacık gibi) tek, iyi tanımlanmış bir durumda olduğu söylenemez. Bunun yerine, durumu yalnızca etkileşime girdiği sistemin (örneğin, gözlemcinin ölçüm cihazı ve hafızası) durumuna göre tanımlanır.1 Bu, bir kuantum ölçümünün tüm olası sonuçlarının, gözlemcinin karşılık gelen durumlarıyla dolanık hale geldiği saf bir korelasyon çerçevesi oluşturur. Örneğin, spin-yukarı ve spin-aşağı süperpozisyonundaki bir elektron ölçüldüğünde, evrenin nihai durumu, “elektron spin-yukarı VE gözlemci ‘yukarı’ sonucunu kaydetti” durumu ile “elektron spin-aşağı VE gözlemci ‘aşağı’ sonucunu kaydetti” durumunun bir süperpozisyonu haline gelir. Hiçbir sonuç diğerinden daha “gerçek” değildir; her biri, gözlemcinin farklı bir versiyonuna göreli olarak mevcuttur. Bu yaklaşım, Everett’in orijinal, matematiksel olarak kesin “göreli-durum” formülasyonu ile daha popüler ancak ontolojik olarak yüklü “Çoklu Dünyalar” yorumu arasında ince ama derin bir kavramsal kayma olduğunu ortaya koyar. Everett’in kendi yazıları, durumların göreliliği matematiksel kavramına odaklanır.1 Bir durum, yalnızca bir başkasına göre tanımlanır. Bu, evrensel dalga fonksiyonunun içsel, yapısal bir özelliğidir. Orijinal tez başlığının “Olasılıksız Dalga Mekaniği” olması, onun formalizme odaklandığını vurgular.6 Kendisi hiçbir zaman “çoklu dünyalar” terimini kullanmamıştır 6; bu terim Bryce DeWitt tarafından popülerleştirilmiştir.8 “Dünyalar” dili 8, dalga fonksiyonunun dallarını farklı, sayılabilir varlıklar olarak somutlaştırır. Bu, teoriyi daha sezgisel hale getirir, ancak aynı zamanda onu Ockham’ın Usturası aracılığıyla ontolojik savurganlık eleştirilerine de açar.15 Bu ayrım, bazı savunucuların “dünyaları” gözlemciler için yararlı olan ortaya çıkan kavramlar olarak gördüğü, diğerlerinin ise onları temel varlıklar olarak gördüğü modern tartışmalarda hala canlıdır.16 Bu, popüler MWI’nin, Everett’in daha incelikli, tamamen biçimsel ve ilişkisel orijinal vizyonunun bir basitleştirmesi olabileceğini düşündürmektedir.

1.3. “Çoklu Dünyaların” Ortaya Çıkışı: Matematiksel Formalizmden Ontolojik Gerçekliğe

Everett’in soyut “göreli-durum” formülasyonunun, 1970’lerde Bryce DeWitt tarafından popülerleştirilen ve daha somut olan “Çoklu Dünyalar Yorumu”na (MWI) evrimi, teorinin algılanışında önemli bir dönüm noktasıdır.8 MWI’nin yeni bir teori değil, mevcut kuantum mekaniği formalizminin bir yorumu olduğunu açıklığa kavuşturmak önemlidir. MWI, evrensel dalga fonksiyonunun nesnel olarak gerçek olduğunu ve süperpozisyonun tüm unsurlarının – tüm “dalların” – eşit derecede gerçek olduğunu ileri sürer.8

Bu gerçekçiliğin kaçınılmaz sonucu, evrenin, her biri belirli bir kuantum sonucunun meydana geldiği tam ve içsel olarak tutarlı bir tarihi temsil eden, iletişim kurmayan çok sayıda paralel evren veya kuantum dünyasının bir süperpozisyonundan oluşmasıdır.8 Bu görüşe göre zaman, tek bir çizgi değil, her olası kuantum sonucunun gerçekleştiği “çok dallı bir ağaçtır”.8 Her bir dal, kendi başına tutarlı ve gerçekleşmiş alternatif bir tarih veya zaman çizgisidir ve bazen “Everett dünyaları” olarak adlandırılır.8 Bu, Schrödinger’in kedisi düşünce deneyindeki paradoksu çözer: Kutu açıldığında evren, kedinin canlı olduğu bir dünya ile kedinin ölü olduğu bir dünyanın süperpozisyonuna ayrılır. Her iki sonuç da farklı dünyalarda gerçekleşir ve her dünyadaki gözlemci, yalnızca kendi dünyasındaki sonucu deneyimler. MWI’nin kuantum yorumları yelpazesindeki benzersiz konumunu daha iyi anlamak için, aşağıdaki karşılaştırmalı taksonomi tablosu, onun temel özelliklerini diğer önde gelen yorumlarla karşılaştırarak sunmaktadır.

Tablo 1: Kuantum Yorumlarının Karşılaştırmalı Taksonomisi

ÖzellikÇoklu Dünyalar Yorumu (MWI)Kopenhag YorumuBohm Mekaniği (Pilot-Dalga)İlişkisel Kuantum Mekaniği (RQM)
Temel PostülaEvrensel dalga fonksiyonu, çökme yok, deterministik evrim.8Ölçüm üzerine dalga fonksiyonu çökmesi.2Gizli değişkenler (parçacık konumları) dalgayı yönlendirir.5Fiziksel özellikler mutlak değil, ilişkiseldir.18
Dalga Fonksiyonunun DoğasıNesnel olarak gerçek, çoklu evrenin tam tanımı.8Olasılıkları hesaplamak için epistemik/pragmatik araç.17Gerçek yönlendirici alan + gerçek parçacıklar.18Yardımcı araç; gerçekliğin bir temsili değil.18
DeterminizmKüresel olarak deterministik; öznel olarak olasılıksal.8Temelde belirlenimsiz ve süreksiz.2Deterministik.19Etkileşime kadar belirsiz özellikler.18
YerellikYerel.8Yerel olmayan (anlık çökme nedeniyle).Yerel olmayan.18Yerel etkileşimler; uzaktan etki yok.18
Gözlemcinin RolüNesneyle dolanık hale gelen sıradan bir kuantum sistemi.1Özel rol; dalga fonksiyonunu çökertir.2Özel bir rolü yok.Herhangi bir fiziksel sistem bir “gözlemci” olabilir.18

Bu tablo, MWI’nin diğer yorumların sorunlarını (gözlemcinin özel rolü gibi) nasıl çözdüğünü ve hangi benzersiz “maliyetleri” (büyük ölçüde genişletilmiş bir ontoloji) beraberinde getirdiğini bir bakışta göstererek, onu teorik manzaradaki benzersiz yerine oturtur.

Bölüm 2: Gerçekliğin Mimarisi: Dekoherans ve Zaman Çizgilerinin Dallanması

Bu bölüm, “dünya bölünmesi” sürecini gizeminden arındıracaktır. Dallanmanın mistik bir olay değil, kuantum dekoheransı tarafından yönlendirilen fiziksel bir süreç olduğunu açıklayacaktır. Bir kuantum sisteminin makroskopik çevresiyle sürekli etkileşiminin, evrensel dalga fonksiyonunu, deneyimlediğimiz klasik dünyalara benzeyen kararlı, birbiriyle etkileşmeyen dallara ayrılmaya nasıl zorladığını analiz edeceğiz.

2.1. Dallanmanın Fiziksel Mekanizması: Dolanıklık ve Çevresel Dekoherans

Modern MWI, evrenin anlık ve kelimenin tam anlamıyla “bölündüğünü” öne sürmez. Bunun yerine, dallanma görünümü, kuantum dekoheransı olarak bilinen fiziksel bir sürecin bir sonucudur.8 Dekoherans, bir süperpozisyon durumundaki bir kuantum sisteminin çevresiyle dolanık hale gelmesi sürecidir.5 Sistemin durumu hakkındaki bilgi, çevrenin (örneğin, hava molekülleri, fotonlar) engin serbestlik derecelerine sızar.19 Bu dolanıklık, süperpozisyonun farklı bileşenlerinin birbiriyle girişim yapma yeteneğini etkili bir şekilde yok eder.2 Sistem içindeki bir gözlemcinin bakış açısından, bu girişim kaybı, bir dalga fonksiyonu çökmesinden ayırt edilemezdir.8

Sürecin özü şudur: Bir elektron gibi bir mikro sistem, spin-yukarı ve spin-aşağı süperpozisyonunda olduğunda, bir ölçüm cihazıyla etkileşime girer. Bu etkileşim, cihazın durumunu elektronun durumuyla ilişkilendirir, böylece “elektron-yukarı & cihaz-yukarı-okur” ve “elektron-aşağı & cihaz-aşağı-okur” durumlarının birleşik bir süperpozisyonu oluşur. Ancak bu süreç burada bitmez. Ölçüm cihazı makroskopiktir ve çevresiyle (hava, ışık vb.) kaçınılmaz olarak etkileşime girer. Cihazın “yukarı-okur” durumu, çevrenin belirli bir durumuyla dolanık hale gelirken, “aşağı-okur” durumu tamamen farklı bir çevre durumuyla dolanık hale gelir. Bu bilgi sızıntısı, “yukarı” dalı ile “aşağı” dalı arasındaki faz ilişkisini karıştırır ve onları birbirinden ayırır. Artık birbirleriyle anlamlı bir şekilde girişim yapamazlar, bu da onları etkili bir şekilde ayrı, paralel gerçeklikler haline getirir. Dekoherans, MWI’deki zaman sentezinin fiziksel motorudur. Schrödinger denkleminin soyut matematiksel süperpozisyonunu, ortaya çıkan klasik gerçekliklerin somut, ağaç benzeri bir yapısına dönüştürür. Dekoherans olmadan MWI, ciddi bir tercih edilen baz problemiyle karşı karşıya olan “çıplak bir teori”dir (bare theory) 23: Evren neden bize anlamlı gelen çizgiler boyunca bölünür?.15 Dekoherans, bu bölünme için fiziksel, gözlemciden bağımsız bir süreç sağlar. Çevre ile etkileşim 8, kararlı, klasik benzeri dalları seçen şeydir. Bu, zamanın “çok dallı ağaç” yapısının 8 teorinin bir postülası değil, evrenin üniter evriminin ve fiziksel içeriğinin (çevrelerle etkileşen sistemler) ortaya çıkan bir sonucu olduğu anlamına gelir. Dolayısıyla, dekoherans, üniter kuantum formalizmi ile algılanan klasik dünya arasındaki köprüdür. Yeni, paralel zaman çizgilerinin sürekli yaratılmasını sağlayan motordur ve böylece sorgunun sorduğu “zaman sentezini” fiziksel olarak gerçekleştirir.

2.2. Klasik Dünyanın Ortaya Çıkışı: Einselection ve Tercih Edilen Baz Problemi

Dekoherans süreci, MWI için kritik bir zorluk olan “tercih edilen baz problemi”ni (preferred basis problem) çözmede merkezi bir rol oynar. Problem şudur: Evrensel dalga fonksiyonu sonsuz sayıda farklı şekilde bileşenlerine (bazlara) ayrılabilir. Neden biz dünyayı konum ve momentum gibi belirli klasik özellikler açısından deneyimliyoruz da, “konum artı momentum” ve “konum eksi momentum” gibi garip süperpozisyonlar bazında deneyimlemiyoruz?.15

Cevap, “einselection” (environment-induced superselection – çevre tarafından tetiklenen süper-seçim) kavramında yatmaktadır.8 Çevre, sürekli bir izleme sistemi gibi davranır ve bir makroskopik nesnenin yalnızca belirli “işaretçi durumları” (pointer states) – yani çevresel pertürbasyonlara karşı en kararlı ve sağlam olan durumlar – dekoheransa dayanabilir.8 Örneğin, bir sandalyenin belirli bir konumda olması, çevresiyle sayısız etkileşim (fotonların yansıması, hava moleküllerinin çarpması) yoluyla sürekli olarak “ölçülen” kararlı bir durumdur. Buna karşılık, sandalyenin iki farklı yerde olduğu bir süperpozisyon durumu, çevreyle etkileşime girdiğinde neredeyse anında dekoheransa uğrayacak ve kararlı işaretçi durumlarının bir karışımına dönüşecektir. Bu kararlı işaretçi durumları, klasik gerçekliğimiz için “tercih edilen bazı” oluşturur. Dolayısıyla, klasik dünyanın ortaya çıkışı, Darwinci bir seçilime benzer: Yalnızca çevreyle etkileşime en iyi dayanan durumlar “varlığını sürdürür” ve bizim tarafımızdan gözlemlenir. Bu, MWI’nin neden keyfi olmayan, fiziksel bir temele dayanan bir klasik dünya öngördüğünü açıklar.

2.3. Bir “Dünyanın” Doğası: Kendi İçinde Tutarlı, Nedensel Bir Tarih

Bu analizler ışığında, MWI içindeki bir “dünya” veya “dal” kavramını sentezleyebiliriz. Bir dünya, temel, önceden var olan bir varlık değil, evrensel dalga fonksiyonu içinde ortaya çıkan bir yapıdır.15 Her dünya, dekoheransa uğramış, içsel olarak tutarlı ve gerçekleşmiş alternatif bir tarih veya zaman çizgisidir.8 Dekoherans bir kez meydana geldiğinde, dallar bağımsız olarak evrilir ve tüm pratik amaçlar için (FAPP – for all practical purposes) birbirleriyle iletişim kuramaz veya girişim yapamazlar.8

Bu “dünya” kavramı, temelde ilişkisel ve ortaya çıkandır, mutlak değildir. Tanımı belirsizdir ve tanım düzeyine bağlıdır, bu da Deutsch ve Vaidman gibi savunucular arasındaki anlaşmazlıkları açıklar. Kaynaklar, “dünya”nın evrensel olarak kabul edilmiş tek bir tanımının olmadığını göstermektedir. Vaidman onu “bir ajanın kavramı” olarak görürken, Saunders “dekoheran tarihler” içinde görür ve Deutsch, sadece klasik dünyaların bir koleksiyonundan daha fazla yapıya sahip bir “çoklu evren” görür.16 Dekoheransın kendisi yaklaşık bir süreçtir.21 “Sistem” ve “çevre” arasındaki çizgi mutlak değildir. Bu, “dalların” mükemmel keskin, ayrık varlıklar değil, bulanık ve ortaya çıkan varlıklar olduğu anlamına gelir. “Kaç tane dünya var?” sorusunun kesin bir cevabı yoktur; sistemi tanımlamak için kullanılan “ağın inceliğine” bağlıdır.21 Bu, bir “dünyanın” MWI’de gerçekliğin temel bir yapı taşı olmadığı sonucuna götürür. Temel varlık, evrensel dalga fonksiyonudur.8 “Dünyalar”, dekoheransın dinamiklerinden ortaya çıkan desenler veya kararlı alt yapılardır ve tanımları bağlama bağlı ve yaklaşıktır. Bu, Everett’in orijinal formülasyonunun ilişkisel ruhuna geri döner.

Bölüm 3: Dallanan Bir Evrende Zaman Sentezi

Bu bölüm, sorgunun özü olan “zaman sentezi” konusunu ele almaktadır. MWI’deki zamanın derin ve paradoksal doğasını keşfedecektir. Çoklu evrenin küresel determinizmi ile tek bir dal içindeki öznel olasılık ve özgür seçim deneyimi arasındaki gerilimi analiz edeceğiz. Bu, tek bir yaşamın doğrusal bir yol değil, eşit derecede gerçek haleflerin sonsuz dallanan bir ağacı olduğu kişisel kimliğin radikal bir şekilde yeniden değerlendirilmesine yol açar.

3.1. Deterministik Evrim ve Şans İllüzyonu: Küresel Kesinliği Yerel Olasılıkla Uzlaştırmak

MWI’nin merkezi paradoksu şudur: tüm çoklu evren, Schrödinger denklemine göre deterministik olarak evrilirken, herhangi bir tek dal içindeki gözlemciler olayları rastgele ve olasılıksal olarak deneyimler.8 Çoklu evrenin “Tanrı’nın gözünden” bakıldığında, bir kuantum olayının her olası sonucu gerçekleşir. Şans yoktur; sadece dallanmanın kesinliği vardır.5

Olasılık illüzyonu, gözlemcinin bir ölçüm veya karardan sonra hangi gelecekteki dalda kendini bulacağı konusundaki öznel belirsizliğinden kaynaklanır.15 Bu durum, “tutarlılık problemi” (coherence problem) olarak bilinen bir soruyu gündeme getirir: Eğer tüm sonuçlar gerçekleşiyorsa, onlara neden farklı olasılıklar atfetmeliyiz?.25 MWI’deki zaman sentezi tek bir kavram değil, bir perspektif ikiliğidir: dışarıdan bakıldığında nesnel, zamansız, deterministik bir “blok çoklu evren” görüşü ve bir dalın içinden bakıldığında öznel, zamansal, olasılıksal bir deneyim. MWI’nin fiziği, deterministik olarak evrilen tek bir nesneyi tanımlar: evrensel dalga fonksiyonu.8 Bu görüşte, geçmiş, şimdiki ve gelecekteki dallar, görelilikteki bir “blok evren” gibi statik bir yapıda bir arada bulunur. Ancak, bir gözlemcinin deneyimi zorunlu olarak tek bir dalla sınırlıdır.15 Bu dal içinde gelecek bilinmemektedir, olaylar rastgele görünür ve zaman akar. “Olasılık” kavramı, bu iki görüş arasındaki köprüdür. Nesnel perspektiften (her şeyin olduğu yerde) anlamsızdır, ancak öznel perspektifin merkezi organize edici ilkesidir (bir ajanın beklentilerini ve kararlarını yönlendirir).15 Dolayısıyla, MWI’deki “zaman sentezi”, bu iki görünüşte çelişkili perspektifin uzlaştırılmasıdır. Bildiğimiz şekliyle zaman – olasılıksal olayların doğrusal bir ilerlemesi – zamansız, deterministik ve tamamen gerçekleşmiş bir çoklu evrenin tek bir dalına gömülü gözlemciler için ortaya çıkan, öznel bir fenomendir.

3.2. Nedensellik, Özgür İrade ve “Derin Benlik”: Sonsuz Iraksama Karşısında Kişisel Kimlik

MWI, özgür irade ve kişisel sorumluluk kavramları için dramatik sonuçlar doğurur.24 Temel sorun şudur: Bir ajan bir seçimle karşılaştığında, farklı dallardaki torunları farklı kararlar alıp uygulayacaklardır, bu da “korkutucu ve insanlıktan çıkarıcı” olabilir.25 Bir seçim yaptığınız her seferinde evren dallanırsa ve tüm olası seçimler sizin farklı versiyonlarınız tarafından gerçekleştirilirse, herhangi bir tek seçimin karakterinizin veya “derin benliğinizin” (deep self) otantik bir ifadesi olduğu söylenebilir mi?.24

MWI’nin, uyumlulukçu (compatibilist) özgür irade anlayışlarına klasik determinizmden bile daha az elverişli olduğu yönünde bir argüman vardır. Klasik determinizmde, eylemleriniz doğanızla tutarlıdır. MWI’de ise doğanız kaçınılmaz olarak tüm olası eylemlere yol açar, bu da “[kişinin] ideallerine tamamen uygun hareket etmesini” imkansız kılar.25 Bu, iyi ve kötü her yolun alındığı, seçimlerimizin anlamsız göründüğü potansiyel olarak “korkutucu ve insanlıktan çıkarıcı” bir görüşe yol açar.25 Bu durum, ahlaki muhakeme ve karar verme için yeni bir tür varoluşsal hesaplama yaratır. Kimliğin dallanması, ahlaki muhakemenin temelini temelden değiştirir. Odak, tek bir eylemin sonucundan, kişinin gelecekteki benliklerinin çoklu evreni boyunca sonuçların istatistiksel dağılımına kayar. Standart etik, tek bir zaman çizgisindeki benzersiz bir eylemin sonuçlarına dayanır. MWI’de ise her seçim, bir torunlar yelpazesi için bir sonuçlar yelpazesi yaratır.24 Bu dalda cesurca hareket etme seçimi, sizin bir kopyanızın korkakça davrandığı başka bir dalın varlığını garanti eder.25 Bu, “kendine sadık kalma” kavramını sorunlu hale getirir.25 Bir ajanın karakteri, tek bir eylemle değil, tüm dallardaki eylemlerin tamamının dağılımıyla ifade edilir. Bu, yeni bir ahlaki muhakeme biçimini ima eder: “doğru” yolu seçmek değil, ölçüyü veya ağırlığı (Bölüm 5’te ele alınacak olan Born kuralıyla ilgili) arzu edilen sonuçlara sahip dallara doğru kaydıracak şekilde hareket etmek. Rasyonel karar verme, gelecekteki benliklerinizin tüm popülasyonunun “refahını” kuantum-mekaniksel ölçülerine göre ağırlıklandırarak maksimize etme karar-teorik bir problem haline gelir. Bu, tüm geleneksel etik çerçevelerden radikal bir sapmadır.

3.3. Bir Yaşamın Yapısı: Doğrusal Bir Yoldan Benliklerin Dallanan Bir Ağacına

Önceki noktadan hareketle, bu alt bölüm, David Lewis’in “kişi-aşamaları” (person-stages) teorisi gibi kavramları kullanarak MWI’nin kişisel kimlik modelini formüle edecektir.25 Bu görüşe göre, bir kişi tek, sürekli bir varlık değil, aşamalardan oluşan zamansal olarak genişletilmiş bir nesnedir. Bir dallanma olayından önce, tek bir kişi-aşaması, birden çok, farklı gelecekteki kişinin ortak atasıdır.25 Bir ölçüme hazırlanan bir kişi-aşaması, “spin-yukarı” gözlemleyen kişinin yaşamına ve başka bir dalda “spin-aşağı” gözlemleyen kişinin yaşamına aittir.25

Bu nedenle, yaşamınız bir çizgi değil, sürekli dallanan bir ağaçtır. Şu anki “siz”, her biri halefiniz olma iddiasında eşit hakka sahip, ancak her biri farklı bir gerçekliği yaşayan sayısız toruna sahip olacaksınız.15 Bu, zaman içinde benzersiz bir kişisel kimlik olduğu yönündeki geleneksel anlayışı çözer. Kişisel süreklilik, tek bir iplik değil, sürekli olarak ayrılan ve asla yeniden birleşmeyen bir iplikler yumağı haline gelir. Derek Parfit’in belirttiği gibi, bir gözlemci bölündüğünde, “Hangi kopya benim?” sorusuna iyi bir cevap yoktur; önemli olan kişisel kimlik değil, psikolojik sürekliliğin dallanarak devam etmesidir.15

Bölüm 4: Kronoloji ve Paradoks: Kapalı Zaman Benzeri Eğriler Yakınında Kuantum Mekaniği

Bu bölüm, MWI çerçevesinin en spekülatif ve güçlü uygulamalarından birini, yani zaman yolculuğu paradokslarının çözümünü incelemektedir. David Deutsch’un etkili modelini analiz edeceğiz. Bu model, çoklu evrenin paralel doğasının, tek bir klasik zaman çizgisinde mantıksal olarak imkansız olan büyükbaba paradoksu gibi senaryolara kendi içinde tutarlı çözümler sağladığını savunur.

4.1. Büyükbaba Paradoksu ve Klasik Öz-Tutarlılığın Sınırları

Bu alt bölüm, Genel Görelilik tarafından teorik olarak izin verilen, kendi geçmişlerine geri dönen uzay-zaman yolları olan Kapalı Zaman Benzeri Eğriler (CTC’ler) kavramını tanıtacaktır.27 Klasik büyükbaba paradoksunu açıklayacaktır: Bir zaman yolcusu geçmişe gider ve büyükbabasının evleneceği kişiyle karşılaşmasını engeller, böylece kendi doğumunu ve dolayısıyla geçmişe seyahat etme yeteneğini engeller, bu da mantıksal bir tutarsızlık yaratır.27

Novikov’un öz-tutarlılık ilkesi gibi klasik çözümler, paradoksal eylemleri basitçe yasaklayarak bu sorunu çözer. Bu, yerel olaylar üzerinde küresel bir kısıtlama getirir ki Deutsch bu yaklaşımı “süperdeterminizm” olarak adlandırarak tatmin edici bulmamıştır.27 Bu ilkeye göre, evrenin yasaları, bir zaman yolcusunun büyükbabasının büyük annesiyle karşılaşmasını engellemesini durduracak bir olayın gerçekleşmesini sağlayacaktır. Ancak bu, yerel olarak mümkün olan eylemlerin, uzay-zamanın küresel yapısı tarafından gizemli bir şekilde engellendiği anlamına gelir.

4.2. Deutsch Çözümü: Kuantum Paralelizmi ve Karışık Durumlar Yoluyla Paradoks Çözümü

David Deutsch’un 1991 tarihli makalesi, bu paradoksları kuantum mekaniğini kullanarak çözmek için çığır açan bir öneri sunmuştur.29 Deutsch’un modelinde (D-CTC modeli), bir CTC boyunca seyahat eden bir parçacık veya kişi, tek bir geçmişe varmaz, bunun yerine o erken zamanda mevcut olan tüm çoklu evrenle etkileşime girer. Paradoks çözülür çünkü zaman yolcusunun eylemi tek bir tarihi silmez. Bunun yerine, yolcu bir dalda bir büyükbabanın evliliğini durdurabilir, ancak kendisi büyükbabanın evlenmiş olduğu farklı bir daldan gelmiştir.

Matematiksel olarak Deutsch, herhangi bir başlangıç durumu için her zaman kendi içinde tutarlı bir “kuantum sabit nokta çözümü” olduğunu göstermiştir. Bu, CTC üzerindeki sistemin bir karışık durumda (mixed state) – kuantum durumlarının olasılıksal bir topluluğu – olmasına izin verilerek elde edilir. Bu karışık durum, tüm paralel dünyaların etkisini temsil eder.29 Tutarlılık koşulu, geçmişten çıkan durumun geleceğe giren durumla aynı olmasını gerektirir ve böylece hiçbir mantıksal çelişki olmamasını sağlar. Bu koşul, U etkileşim üniteri olmak üzere, CTC üzerindeki sistemin yoğunluk operatörü ρ^​CTC​ için şu şekilde ifade edilir: ρ^​CTC​=Trsys​. Bu denklem, CTC’deki parçacığın durumunun, etkileşime girmeden önce ve sonra aynı kalmasını sağlayarak bir sabit nokta bulur.29 Bu yaklaşım, CTC’lerin kuantum sisteminin durumu üzerinde geriye dönük kısıtlamalar getirmediğini belirten Deutsch’un sabit nokta teoremi ile sonuçlanır.29 MWI, CTC’ler bağlamında nedenselliğin doğasını temelden değiştirir. Bir olay artık kendi zaman çizgisindeki tek bir önceki olaydan kaynaklanmaz, paralel zaman çizgilerindeki bir olaylar topluluğu üzerinde kendi içinde tutarlı bir ortalama ile belirlenir. Klasik nedensellik, A’nın B’ye, B’nin de C’ye neden olduğu doğrusal bir zincirdir.7 Büyükbaba paradoksu, bu zincirin kırılmasından kaynaklanır.28 Deutsch’un çözümü, CTC üzerindeki sistemin durumunun, kronolojiye saygılı bir parçacıkla etkileşimini içeren bir tutarlılık koşulu tarafından belirlendiği bir “sabit nokta” içerir.29 Bu, zaman yolculuğu yapan parçacığın durumunun, tam da sahip olmak üzere olduğu etkileşimden etkilendiği anlamına gelir. Onun “nedeni”, gelecekteki “etkisidir”. Bu kendi kendine nedensellik, çoklu evren sayesinde mümkün olur. Parçacığın durumu, tüm dallardaki olasılıkların bir ortalaması olan bir karışık durumdur. Bir dalda başka bir dalda bir etkiye neden olmaz; daha ziyade, tüm dallar ağı, zaman yolcusu için kendi içinde tutarlı bir durum üretmek üzere birleşir. Dolayısıyla, MWI ve CTC’lere sahip bir evrende nedensellik basit bir ok değil, tüm çoklu evren ağının bütünsel, kendi içinde tutarlı bir özelliğidir. Bir olay kendi nedeni olabilir, ancak yalnızca çoklu evrenin istikrarlı bir çözüm bulmak için paralel “hesaplama alanını” sağlaması sayesinde.

4.3. Eleştirel Bir Değerlendirme: D-CTC Modeli Everett-Dışı Bir Çoklu Evren mi Gerektiriyor?

Deutsch’un modeli dahice olsa da, eleştiriden muaf değildir. Sunulan araştırmaya dayanan bir eleştiri, D-CTC modelinin örtük olarak “Karışık-Durum Çoklu Evreni” (MSM) olarak adlandırılan bir yapıya dayandığını savunur.29 Bu yapıda, birden çok, özdeş dünya kopyası zamansız ve paralel olarak mevcuttur. Bu, dekoherans yoluyla Everett dallanmasından ortaya çıkan standart “Çoklu Dünyalar Çoklu Evreni”nden (MWM) farklı ve ontolojik olarak daha zengin bir yapıdır.

Standart MWI (MWM), D-CTC modelinin tutarlılık koşulunun çalışması için gerektirdiği gibi, bir dünyanın birden çok özdeş kopyasının varlığını desteklemez.29 Standart MWI’de dallanma, farklı sonuçlara yol açar ve bu da dalları ayırt edilebilir kılar. MSM ise, Deutsch’un modelinin, kuantum teorisinin ötesine geçen ve tahminlerinde vazgeçilmez bir rol oynayan yapılarla desteklendiği anlamına gelir. Sonuç olarak, Deutsch’un çözümünün, standart MWI’den türetilen tamamen kuantum bir çözüm olmayabileceği; bunun yerine, değiştirilmemiş kuantum mekaniğinin ötesine geçen ek bir metafiziğe dayanabileceği ve bu durumun onun gerçek bir Everett sonucu olarak statüsünü tartışmalı hale getirdiği sonucuna varılmıştır.29

Bölüm 5: Temel Tartışmalar: Kanıt, Zorluklar ve Kuantum Olasılığının Doğası

Bu son analitik bölüm, MWI’yi çevreleyen başlıca tartışmaları ele alacaktır. Geçerliliğine ilişkin argümanları inceleyecek ve özellikle David Deutsch’un kuantum bilgisayarlarının muazzam gücünün, diğer dünyalardaki paralel hesaplamaların varlığına dolaylı ama ikna edici kanıtlar sunduğu iddiasına odaklanacaktır. Ardından, teorinin en önemli içsel zorluğuna, yani tamamen deterministik bir çerçeveden olasılıklar için Born kuralını türetme sorununa eğilecektir.

5.1. Kanıt Olarak Kuantum Hesaplama: Deutsch’un Dünyalar Arası Paralelizm Argümanı

David Deutsch, kuantum hesaplamanın MWI için ampirik destek sağladığına dair etkili bir argüman sunmuştur.30 Bir kuantum bilgisayarı, kübitleri aynı anda hem 0 hem de 1 gibi durumların bir süperpozisyonuna sokarak çalışır. N kübitlik bir yazmaç, aynı anda 2N değeri temsil edebilir ve hepsi üzerinde eşzamanlı olarak bir hesaplama yapabilir.32

Deutsch şu soruyu sorar: Bu devasa paralel hesaplama fiziksel olarak nerede gerçekleşiyor? Klasik bir bilgisayarın 2N işlemciye ihtiyacı olurdu. Deutsch, tek makul açıklamanın, hesaplamanın 2N farklı evrende paralel olarak yapıldığı ve sonuçların bizim evrenimizde tek bir cevap üretmek için girişim yaptığı olduğunu savunur.31 Bu, kuantum hesaplamayı sadece teknolojik bir başarı olarak değil, aynı zamanda diğer dünyaların fiziksel gerçekliğinden yararlanmamızı sağlayan bir deney olarak çerçeveler.32 Bu argüman, rakip yorumlar için bir yanlışlanabilirlik testi olarak da işlev görür. Özellikle nesnel çökme teorileri (objective collapse theories), dalga fonksiyonu çökmesinin, bir sistem belirli bir boyuta veya karmaşıklığa ulaştığında meydana gelen gerçek, fiziksel bir süreç olduğunu ve makroskopik süperpozisyonları engellediğini öne sürer.5 Büyük ölçekli, hataya dayanıklı bir kuantum bilgisayarı, doğası gereği, makroskopik bir sistemin (bilgisayarın kendisi) devasa, tutarlı bir süperpozisyonunu uzun bir süre boyunca sürdürmek zorunda kalacaktır. Eğer böyle bir bilgisayar inşa edilebilir ve Deutsch-Jozsa algoritması gibi algoritmalarla 33 herhangi bir klasik bilgisayardan katlanarak daha hızlı problemler çözebilirse, bu, büyük ölçekli, karmaşık süperpozisyonların kararlı olduğunu ve kendiliğinden çökmediğini gösterecektir. Bu, nesnel çökme modellerinin merkezi önermesiyle doğrudan çelişir ve onları etkili bir şekilde ekarte eder.36 Bu, MWI’yi kanıtlamasa da (Bohm mekaniği hala geçerli olabilir), en büyük rakiplerinden birini ortadan kaldırarak MWI gibi yalnızca üniter yorumları en makul kalan seçenekler olarak bırakacaktır. Dolayısıyla, kuantum hesaplama sadece MWI için “kanıt” değil, aynı zamanda olası kuantum yorumları ağacını budayabilecek kritik bir deneysel testtir.

5.2. Born Kuralı Problemi: Determinizmden Olasılık Türetmenin Merkezi Zorluğu

MWI için en kalıcı ve zorlu problem, bir sonucun olasılığının, dalga fonksiyonundaki karşılık gelen terimin genliğinin karesiyle orantılı olduğunu belirten Born kuralının kökenidir.9 Problem şudur: Tüm sonuçların gerçekleştiği deterministik bir teoride, bir sonucun diğerinden “daha olası” olması ne anlama gelir? Deneyimimiz neden genliklerin karesiyle yönetilmelidir?.37 Saf “dal sayımı” tüm sonuçların eşit derecede olası olduğunu düşündürür ki bu ampirik olarak yanlıştır.40

Bu problemi çözme çabaları, modern MWI projesinin temelinde rasyonel eylemlilik ve epistemoloji ilkelerine dayandığını ortaya koyar. Başlangıçtaki MWI tamamen fiziksel ve deterministiktir. Tüm dalların var olduğunu öngörür. Kendi başına, onları belirli frekanslarla deneyimlememiz gerektiğini öngörmez.37 Bu sorunu çözmeye yönelik önde gelen girişimler (Wallace, Carroll/Sebens) yeni fiziğe değil, epistemoloji ve karar teorisine dayanır. Şu soruyu sorarlar: “Bu fiziksel durumdaki bir ajan için inanmak veya yapmak rasyonel olan nedir?”.25 Bu, temel bir fiziksel yasanın (Born kuralı) temelini, nesnel bir fiziksel postüladan (Kopenhag’da olduğu gibi), “kendini konumlandırma belirsizliği” (self-locating uncertainty) karşısında öznel rasyonellik hakkında bir teoreme kaydırır.41 Dolayısıyla, Born kuralı problemi, MWI’yi, fiziksel istatistiksel yasaların, rasyonel bir zihnin dallanan bir gerçeklikte yaşama deneyimini işlemesi gereken şeklin ortaya çıkan sonuçları olduğu bir psiko-fiziksel teori olmaya zorlar. Bu, fiziksel açıklamanın doğasında derin bir değişimdir. MWI içinden Born kuralını türetmeye yönelik ana yaklaşımlar şunlardır:

  • Karar-Teorik Yaklaşımlar (Wallace): Bu yaklaşımlar, dallanan bir evrende karar veren rasyonel bir ajanın, beklenen faydasını en üst düzeye çıkarmak için Born kuralı doğruymuş gibi hareket etmesi gerektiğini savunur.39
  • Kendini Konumlandırma Belirsizliği Yaklaşımları (Carroll & Sebens, Vaidman): Bu yaklaşımlar, bir gözlemcinin, dallanma sonrası ancak gözlem öncesi, hangi dalda olduğunu bilmediğini savunur. Bu durumda inancı (güveni) paylaştırmanın benzersiz bir rasyonel yolu vardır ve bu doğrudan Born kuralına yol açar.25
  • Değiştirilmiş Dinamik Yaklaşımları: Bir kaynak, Schrödinger denklemine (“küçük sinyal kesilmesi” – small-signal truncation) bir değişiklik önerir; bu değişiklikten Born kuralı, dekoheransın dallanmayı açıkladığı gibi doğal olarak ortaya çıkar.37

5.3. Bağlam İçinde MWI: Kozmolojik ve Sicim Teorisi Çoklu Evrenlerinden Farklılıklar

Kavramsal karışıklığı önlemek için, bu son alt bölüm, MWI çoklu evrenini fizikteki diğer “çoklu evren” kavramlarından net bir şekilde ayıracaktır.43

  • MWI Çoklu Evreni: Kuantum mekaniksel bir kavramdır. “Diğer dünyalar”, evrensel dalga fonksiyonunun farklı dallarıdır, “tam burada” aynı uzay ve zamanda ancak Hilbert uzayının farklı bir bölümünde bir arada bulunurlar.43 Dekoherans tarafından sürekli olarak üretilirler.
  • Kozmolojik Çoklu Evren (Sonsuz Enflasyon): Enflasyonist kozmolojinin bir sonucudur. “Diğer dünyalar”, fiziksel uzayda son derece uzakta bulunan, potansiyel olarak farklı fiziksel yasalara sahip, fiziksel olarak farklı “cep” veya “kabarcık” evrenlerdir.43
  • Sicim Teorisi Manzarası: Teorik bir kavramdır. “Dünyalar”, sicim teorisinin izin verdiği 10500 veya daha fazla olası kararlı vakum durumudur (ve dolayısıyla fiziksel yasa setleridir). Bu, mutlaka gerçekleşmiş evrenlerin değil, olasılıkların bir manzarasıdır, ancak kozmolojik bir çoklu evreni doldurmak için sonsuz enflasyonla birleştirilebilir.45

Bu üç kavram tamamen farklı fiziksel mekanizmalardan kaynaklanır ve farklı ontolojik statülere sahiptir. MWI, tek bir evrenin kuantum durumunu tanımlarken, diğerleri potansiyel olarak fiziksel olarak ayrı ve erişilemez evrenleri postüle eder.

Sonuç: Zaman, Gerçeklik ve Varoluşun Yeni Bir Sentezi

Bu raporun bulguları sentezlendiğinde, Çoklu Dünyalar Yorumu’nun, tam ve tutarlı bir fiziksel teori arzusundan doğarak, zamanın radikal ve kapsamlı bir senteziyle sonuçlandığı görülmektedir. Klasik zamanın tek, akan nehrini, geniş, donmuş, dallanan bir delta ile değiştirir. Bu Everett çoklu evreninde zaman kaybolmaz, yeniden tanımlanır: deterministik küresel yapısı, kendileri de dallanan dokusunun ayrılmaz parçaları olan gözlemcilerin öznel, olasılıksal ve nedensel olarak zengin deneyimine yol açar. MWI, gözlemciyi fiziğin merkezinden çıkararak ve onu denklemlerin bir parçası yaparak, evrenin tutarlı bir resmini sunar. Dekoherans mekanizması aracılığıyla, kuantum süperpozisyonunun soyut matematiğinden klasik dünyanın somut görünümüne bir köprü kurar. Zaman yolculuğu paradokslarına getirdiği zarif çözüm, nedenselliğin doğrusal bir zincir değil, evrenin tüm dallarını kapsayan bütünsel bir özellik olabileceğini düşündürür.

Ancak bu sentez, benlik, seçim ve varoluşa dair en temel kavramlarımıza meydan okur. Kişisel kimlik, tek bir yoldan, her biri eşit derecede gerçek olan sonsuz bir olasılıklar ağacına dönüşür. Özgür irade, belirli bir eylemi seçme yeteneğinden, gelecekteki benliklerimizin istatistiksel dağılımını etkileme eylemine dönüşür. Rapor, bu sentezin bizi hem derinden tuhaf hem de matematiksel olarak zarif bir gerçeklik vizyonuyla baş başa bıraktığını ve zamanın doğası hakkındaki tartışmanın, gerçekliğin kendisinin doğası hakkındaki bir tartışma olduğunu göstererek son bulmaktadır.

Alıntılanan çalışmalar

  1. “Relative State” Formulation of Quantum Mechanics, erişim tarihi Ekim 3, 2025, http://www.weylmann.com/relative_state.pdf
  2. The Trouble with Many Worlds – Sabine Hossenfelder: Backreaction, erişim tarihi Ekim 3, 2025, http://backreaction.blogspot.com/2019/09/the-trouble-with-many-worlds.html
  3. Everettian Quantum Mechanics – Stanford Encyclopedia of Philosophy, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://plato.stanford.edu/entries/qm-everett/
  4. Everett’s Relative-State Formulation of Quantum Mechanics, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://plato.stanford.edu/archives/fall1999/entries/qm-everett/
  5. What problem does the many-worlds interpretation solve in quantum mechanics? : r/askphilosophy – Reddit, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://www.reddit.com/r/askphilosophy/comments/8erly1/what_problem_does_the_manyworlds_interpretation/
  6. Everett’s relative-state formulation of quantum mechanics – Stanford Encyclopedia of Philosophy, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://plato.stanford.edu/archives/fall2018/entries/qm-everett/
  7. Copenhagen Interpretation of Quantum Mechanics – Stanford Encyclopedia of Philosophy, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://plato.stanford.edu/entries/qm-copenhagen/
  8. Many-worlds interpretation – Wikipedia, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://en.wikipedia.org/wiki/Many-worlds_interpretation
  9. Forthcoming in E. Knox and A. Wilson (eds.), The Routledge Companion to the Philosophy of Physics. The Everett Interpretation – arXiv, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://arxiv.org/pdf/2103.01366
  10. plato.stanford.edu, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://plato.stanford.edu/archives/sum2016/entries/qm-everett/#:~:text=Hugh%20Everett%20III’s%20relative%2Dstate,Dirac%20formulation%20of%20quantum%20mechanics.
  11. Relative State Formulation of Quantum Mechanics | HUGH EVERETT | First edition – Manhattan Rare Book Company, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://www.manhattanrarebooks.com/pages/books/2486/hugh-everett/relative-state-formulation-of-quantum-mechanics?soldItem=true
  12. Everett’s relative state formulation of quantum mechanics – Stanford Encyclopedia of Philosophy, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://plato.stanford.edu/archives/sum2016/entries/qm-everett/
  13. en.wikipedia.org, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://en.wikipedia.org/wiki/Measurement_problem#:~:text=Hugh%20Everett’s%20many%2Dworlds,there%20is%20no%20measurement%20problem.
  14. Everett’s relative state formulation of quantum mechanics – Stanford Encyclopedia of Philosophy, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://plato.stanford.edu/archives/fall2008/entries/qm-everett/
  15. Many-Worlds Interpretation of Quantum Mechanics (Stanford …, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://plato.stanford.edu/entries/qm-manyworlds/
  16. The Many-Worlds Interpretation of Quantum Mechanics – MDPI, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://mdpi-res.com/bookfiles/book/9238/The_ManyWorlds_Interpretation_of_Quantum_Mechanics.pdf?v=1739671678
  17. Philosophical Issues in Quantum Theory – Stanford Encyclopedia of Philosophy, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://plato.stanford.edu/entries/qt-issues/
  18. Relational Quantum Mechanics – Stanford Encyclopedia of Philosophy, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://plato.stanford.edu/entries/qm-relational/
  19. Solution to the measurement problem – explanation – Physics Stack Exchange, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://physics.stackexchange.com/questions/834438/solution-to-the-measurement-problem-explanation
  20. What is the relationship between quantum decoherence and the Many Worlds interpretation? – Reddit, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://www.reddit.com/r/quantum/comments/25mr6l/what_is_the_relationship_between_quantum/
  21. Decoherence and the Many-Worlds Interpretation, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://people.bss.phy.cam.ac.uk/~mjd1014/squark.html
  22. Why does Sean Carroll claims that decoherence explains world branching in the Everett interpretation? – Physics Stack Exchange, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://physics.stackexchange.com/questions/757132/why-does-sean-carroll-claims-that-decoherence-explains-world-branching-in-the-ev
  23. Everett’s Relative-State Formulation of Quantum Mechanics, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://plato.stanford.edu/archives/win2018/entries/qm-everett/
  24. Free will in the many-worlds interpretation of quantum mechanics – ResearchGate, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://www.researchgate.net/publication/365616033_Free_will_in_the_many-worlds_interpretation_of_quantum_mechanics
  25. Free Will in the Many-Worlds Interpretation of … – PhilSci-Archive, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://philsci-archive.pitt.edu/21451/1/MWFreeWill.pdf
  26. Many Worlds Away from Free Will! -, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://breakingthefreewillillusion.com/many-worlds-away-free-will/
  27. Closed timelike curve – Wikipedia, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://en.wikipedia.org/wiki/Closed_timelike_curve
  28. Time Travel and Modern Physics – Stanford Encyclopedia of Philosophy, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://plato.stanford.edu/entries/time-travel-phys/
  29. The Metaphysics of D-CTCs: On the Underlying Assumptions … – arXiv, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://arxiv.org/pdf/1510.02742
  30. The many-worlds interpretation and quantum computation – UM Impact, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://umimpact.umt.edu/en/publications/the-many-worlds-interpretation-and-quantum-computation
  31. Multiverses, Turing Machines & Quantum Headaches: David Deutsch Explains It All, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://thequantuminsider.com/2024/11/07/multiverses-turing-machines-quantum-headaches-david-deutsch-explains-it-all/
  32. The Many Worlds of David Deutsch | Issue 30 – Philosophy Now, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://philosophynow.org/issues/30/The_Many_Worlds_of_David_Deutsch
  33. David Deutsch – Wikipedia, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://en.wikipedia.org/wiki/David_Deutsch
  34. “Many Minds” Interpretations of Quantum Mechanics – David Deutsch, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://www.daviddeutsch.org.uk/many-minds-interpretations-of-quantum-mechanics/
  35. The Many Answers to the Quantum Measurement Problem – Mario Barbatti, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://barbatti.org/2024/06/21/disentangling-the-quantum-measurement-problem/
  36. Can someone explain to me how the performance of a quantum computer can “lend credence to the notion that quantum computation occurs in many parallel universes, in line with the idea that we live in a multiverse”? : r/AskPhysics – Reddit, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://www.reddit.com/r/AskPhysics/comments/1hbphdr/can_someone_explain_to_me_how_the_performance_of/
  37. Unified Quantum Dynamics: The Emergence of the Born Rule – arXiv, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://arxiv.org/pdf/2504.06495
  38. Born’s Rule from Quantum Frequentism – arXiv, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://arxiv.org/html/1903.12027v3
  39. Decision Theory is a Red Herring for the Many Worlds Interpretation – arXiv, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://arxiv.org/pdf/0808.2415
  40. Born rule: quantum probability as classical probability – arXiv, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://arxiv.org/html/2209.08621v6
  41. Many Worlds, the Born Rule, and Self-Locating Uncertainty1 – arXiv, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://arxiv.org/pdf/1405.7907
  42. [1405.7907] Many Worlds, the Born Rule, and Self-Locating Uncertainty – arXiv, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://arxiv.org/abs/1405.7907
  43. Are Many Worlds and the Multiverse the Same Idea? – Sean Carroll, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://www.preposterousuniverse.com/blog/2011/05/26/are-many-worlds-and-the-multiverse-the-same-idea/comment-page-2/
  44. What is the logical basis behind the multiverse theory? In other words, what does the multiverse theory attempt to prove or answer? : r/askscience – Reddit, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://www.reddit.com/r/askscience/comments/310bhj/what_is_the_logical_basis_behind_the_multiverse/
  45. The Multiverse You Can Visit Is Not the True Multiverse – 4 gravitons, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://4gravitons.com/2020/10/02/the-multiverse-you-can-visit-is-not-the-true-multiverse/
  46. Physics in the multiverse – CERN Courier, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://cerncourier.com/a/physics-in-the-multiverse/
  47. Multiverse Science – Theories about Mechanisms – American Scientific Affiliation, erişim tarihi Ekim 3, 2025, https://www.asa3.org/ASA/education/origins/multiverse-science.htm
Geri Bildirim (#5)

İçeriğimizde hata ile karşılaşırsanız ya da bir öneriniz olursa aşağıdan bize bildirebilirsiniz.


Yazar

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Aydınoloji – Copyright © 2025 – 2026